Halk Sagligi Müdürlügü, Verem’in insanlik tarihi kadar eski bir hastalik olmasina ragmen hala tüm dünyada bir halk sagligi sorunu olarak önemini korudugunu ifade etti.
Konuyla ilgili olarak yapilan açiklamada, “Dünya Saglik Örgütü raporlarina göre dünya genelinde tüberküloz görülme sikligi ve ölüm hizlari düsmektedir. Buna ragmen dünyadaki tüberküloz vaka sayisi halen çok yüksektir. Türkiye’de 2014 yilinda Verem Savas Dispanserlerine kayitli hasta sayisi 13 bin 378’dir. Yillar içerisinde hasta sayisi azalma egilimindedir. 2005-2014 yillarinda verem hasta sayisi sirasiyla; 20.535, 20.526, 19.694, 18.452, 17.402, 16.551, 15.679, 14.691, 13.409, 13.378dir. Hastalarin %58’i erkek, %42’i kadindir. Hastalarin %65’inde akciger tüberkülozu varken, %35’sinda akciger disindaki organlar (lenf bezleri, plevra, kemik, böbrek, beyin vb.) tutulmustur. Hastalarin %6’si yabanci ülke dogumlu hastadir. Verem hastaligi solunum yoluyla bulasan bir hastaliktir. Verem hastaliginin genel belirtileri arasinda; halsizlik, istahsizlik, kilo kaybi, ates, gece terlemesi ve çocuklarda kilo alamama bulunmaktadir. Akciger tüberkülozunda; öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, gögüs-sirt-yan agrisi ve nefes darligi sikâyetleri görülebilmektedir. 2-3 haftadan uzun süren öksürük sikâyeti olan ve akciger bulgulari antibiyotik tedavisi ile düzelmeyen hastalarda verem arastirilmalidir. Bu sikâyetleri olan kisilerin en yakin saglik kurulusuna müracaat etmesi gerekmektedir. Çocuklari veremden korumak için dogumdan 2 ay sonra BCG asisi uygulanmaktadir. BCG asisi aile sagligi merkezleri ve toplum sagligi merkezleri verem birimlerinde ücretsiz olarak yapilmaktadir. Ayrica toplumu veremden korumanin en etkili yolu, bulastirici verem hastalarinin erkenden bulunmasi ve tedavi edilmesidir. Verem hastaligina yakalananlarin aileleri ve temaslilari da toplum sagligi merkezleri verem birimlerine (verem savasi dispanseri) davet edilerek kontrol edilmektedir. Bulastirici olan hastalarin yakin çevresindekilere koruyucu ilaç tedavisi verilmektedir. Dünya genelinde tüberkülozla ilgili en önemli tehlike hastalarin ilaçlarini düzenli kullanmamalari veya tedavilerini yarim birakmalari sonucunda gelisen ilaç direncidir. Bu vakalar birinci seçenek verem ilaçlarina dirençlidir ve tedavileri ancak ikinci seçenek tüberküloz ilaçlari ile mümkündür. Bu da tedavi basarisini azaltmakta ve tedavi maliyetini arttirmaktadir. Türkiye’de 2014 yilinda tespit edilen vakalarin %4.6’si çok ilaca dirençli tüberküloz hastasidir. Ülkemizde verem hastaliginin teshis ve tedavisi ücretsiz olarak yapilmaktadir. Dirençli vakalar da dâhil tüberküloz hastalarinin tedavisinde kullanilan bütün tüberküloz ilaçlari Bakanligimizca temin edilerek ücretsiz olarak hastalara ulastirilmaktadir. Ilaç tedavisine baslandiktan 15-20 gün sonra bulastiricilik büyük oranda yok olmaktadir. Verem tedavisinde ilaçlarin düzenli kullanilmasi büyük önem arz etmektedir. Ülkemizde verem hastalarinin tedavilerinin düzenli yürütülmesini saglamak amaciyla hasta odakli Dogrudan Gözetimli Tedavi (DGT) uygulanmaktadir. Dogrudan gözetimli tedavi uygulamasinda hasta, tüm tedavi süresince ilaçlarinin her dozunu bir görevlinin ya da sorumlunun gözetiminde içer ve bu durum kayit altina alinarak tedavinin basariyla sonuçlanmasi saglanir” dendi.