SEÇIM IKLIMLERINDE YESERENLER

Ilkokul ve ortaokul dönemlerinde, Amerika’nin yayinladigi Tommiks, Teksas, Kinova vb. adlari alan cep kitaplarini okurdum; ayrica yine bu dönemlerde sinemalarda çokça yine Amerikan’in ürettigi ve kovboy filimi olarak adlandirilan filmleri izlerdim.

Gerek cep kitaplarinda ve gerekse filmlerde Ingiltere’den Amerika Kitasina gelen göçmenlerle yerli halk olan Kizilderililer arasinda savaslar konu olarak islenirdi.

Üzerinde yasadiklari topraklari savunmaya çalisan Kizilderililere karsi bu topraklari ele geçirmeye çalisan göçmen Ingilizler, yaratilan birer kahramanin etrafinda birleserek savasirlar ve genelde bu savaslarda Kizilderilileri yenerek, zafere ulasirlardi.

Filmlerde bu son sahne oynatilirken sinemada bulunanlarin çogu gibi ben de ellerimle alkis tutar ve filmin kahramaniyla kendimi özlestirir ve sinemadan gururla çikardim.

Üniversite döneminde ise bu kez Türkiye’ye gelen özellikle 6.inci filoyu protesto ve bu filoda görevli askerlere, bu bir zamanlar alkis tutan ellerle tas tutmaya ve tas atmaya basladim.

Ne var ki; ben ve benimle sömürüye karsi ayni safta yer alan arkadaslarimiza karsi bu kez kendilerine milliyetçi diyen kesimler, biz Amerikalilara tas attikça onlar da bize arkamizdan tas atarlardi ve ben bu milliyetçi denilen kesimlerin bize neden tas attiklarini anlayamazdim, simdi bile anlamakta zorlaniyorum.

HDP’nin Diyarbakir mitinginde patlayan iki bombanin neden patlatildigini düsünürken, bir an aktardigim anilarimi animsadim.

Acaba Diyarbakir mitinginde atilan bombalar, 7 Haziran’da yapilacak olan“Seçim ruhuna” mi atildi?

Çünkü bu seçimin ruhunu;

“Seni baskan yaptirmayacagim,”

Ve “Barajlarinizi yikacagim” yaklasimlari olarak deger bulmaktaydi.

Ayni zamanda da HDP, bir etnik gruba dayanan bir siyasal parti olmaktan çikarak; bir Türkiye partisi oldugunu dile getiren Selahattin Demirtas bir söyleminde: “Kürt Partisi” imaji, partimizi belli bir kabugun içine hapsetmis durumdadir, diyerek, Türkiye partisi olarak ülkede olusan tüm sorunlarin çözümünde bulunmak istediklerini aktarmistir.

Seçimlerin sonrasinda görüldü ki; hem seçim baraji yikildi, hem 13 yillik iktidar partisi iktidari kaybetti, hem de baskanlik hayalleri simdilik suya düstü; böylece de seçim ruhu gerçeklesmis oldu.

Seçim ikliminin olusturdugu bu ruh, demokrasimizde yeni bir sosyalist parti ve yeni bir sosyalist lider de yesertmis oldu.

Bu gerçeklesen durum karsisinda yapilmasi gereken: siyasal gelismeleri bir demokrasi düzleminden bakarak yorumlamamizdir, ancak bu durumunda gerçeklere ulasabiliriz; eger siyasal gelismelere dinsel ve etnik eksenlerden bakarsak, bu durumda da siyasal gelismeleri algilamamiz, siyasete baktigimiz düzlemle sinirli kalir.

 

YORUM EKLE

banner284