Siyasette Tek adam Zaafiyeti !

Ülkemizde Cumhuriyetle birlikte Padisahlik Yönetiminin degistigini, seçimli demokrasiye geçildigini ve bu sayede halkin kendi kendini yönetmeye basladigini varsayariz. Kitaplarda da böyle yazar. Altmis yildir seçimler yapilir, meclisler olusur, hükümetler kurulur ve ülkemizde güllük gülistanlik yasariz.
Cumhuriyetin ilk yillarinda, tek partili dönem sürerken parti içinde farkli düsünceler gruplasinca çok partili uygulamalara geçmisiz. Yeni partiler kurulmus, yeni liderler çikmis, hükümetler degismisti.
Ilk yillarda bölgelerinde sevilen, liyakatine, yetenegine güvenilen yaslilar köy ve mahalle yönetimlerinde görev almislar, partilerden milletvekilliklerine aday olmuslar, seçilip hizmet üretmislerdi.
1960’li yillardan itibaren parti yönetim kurullarina, meclislere seçilmek isteyenleri köylüler veya mahalleliler yerine, siyasi partilerdeki görevlerini “meslek” olarak görmeye baslayan ve bu görevden maddi, manevi yarar saglayanlar belirlemeye ve etki alanlarindaki adamlarini önermeye basladilar.
Bazen manevi, bazen maddi menfaatlerin cazibesi siyaset sahnesinde seçim rekabetini gündeme getirince siyaset “profesyonel is” görünümüne büründü. Gelinen asamada köylü ve mahalleli köyüne, mahallesine hizmet üretecek begendigi, benimseyip güvendigi hemserileri yerine, siyasi partilere ve onlarin listesindeki bazen hiç tanimadiklari, “siyaset meslegi”ni seçen adaylara oy vermek zorunda birakildilar. Seçim ve tercihler somuttan soyuta dönüsmeye basladi. Böyle olunca mazinin bazi liderleri kendileri yerine sapkalarini bile aday koysalar seçilecegini itiraf ederek, durum saptayip seçmene gizliden hakaret etmeye basladilar. Günün seçmeni bu tutum ve davranislari da alkisladi, iktidara getirdi.
Bu anlayis sihirli ekranin da yasamimiza girmesi ile birlikte insanlarin beyinlerini uyusturmaya basladi. Gözleri perdelenen seçmenler perde gözeneklerinden sapkayi görünce alkis makinasina dönüstüler. Alkislar sapka sahiplerinin ruhlarini öylesine oksadi ki, “ben neymisim” edasi ile kendilerini gücün merkezindeki atom çekirdegi saymaya basladilar. Istisnasiz her siyasi kanatta etkisini gösteren bu durum, gelisen ülkede büyüyen menfaatlere ulasmak isteyenlerin rekabetini artirinca; ancak ve ancak ekonomik gücüyle partilere katki saglayabilenler ve seçim öncesi reklama yatirim yapabilenler ve liderin gözüne ve emrine girebilenler vekil adayi olabildiler, parti kademelerine yerlestiler.
Bu gerçek “siyaset meslegi” nin tüm meslekleri, bazen de kisilerin sahip olup uzmanlastiklari kendi mesleklerini bile geride birakarak ilk siralara yükselmesini sagladi. Iste bu nedenledir ki bazilarinin onlarca yildir ülkenin gençligini ve gelisen insan potansiyelini hiçe sayarak bu diplomasiz, sözde siyaset meslegini bazen de farkli, farkli görüslerdeki partilerde sürdürmeye çalistiklarini görüyoruz.
Ekonomik dengelere benzer sekilde, siyaset isine talep arttikça güç kurullardan ve heyetlerden ziyade tek kiside toplanmaya ve her geçen gün daha da güçlenen “tek adam” anlayisi tüm siyasal kanatlarda hâkim olmaya basladi. Bu sonuçlar “ömür boyu liderlik” anlayisini ve hosgörüsünü topluma yerlestirdi, olaganlastirdi. Sermaye gücüyle desteklenen siyaset ve seçim barajlari farkliliklara ve ekonomik gücü olmayan yurttaslara sans tanimadi. Sans bulanlarin çogunlugu da liderlerinin emrine girdiler.
Gelinen nokta liderleri yeniden padisahliga özendirir mi, özendirmez mi, zaman gösterecek. Ancak sayin bakanimizin Karaman il kongresindeki sözlerinin daha somut ve özgün bir saptama oldugunu düsünüyorum. “Gençlik ve Spor Bakani Suat Kiliç, `Milletimiz kimin milletvekili, kimin il baskani, belediye baskani, kimin bakan olup olmadigina degil; sadece Recep Tayyip Erdogan`in olup olmadigina bakiyor. Allah Basbakanimiza uzun ömür versin` dedi.” (kaynak: kgrt.net)
Sayin bakanin saptamasi dogru ve itibar görüyor ise oy veren seçmeninin gözünde sayin basbakan tek adam ve bir anlamda padisah algisindadir. Sayin basbakanimiz da bu görünümü ve algiyi onaylarsa ve yönetimde tek karar sahibi ise yeniden tek adam yönetimine dönülüyor anlamindadir ki o zaman yönetimin adi cumhuriyet ve demokrasi olarak anilsa da uygulama ve sonuçlar farkli olacaktir. Alkislayanlar farkli beklentilerde olabilse de Sayin Basbakanimizin tek adam zafiyetinde olmadigini, olmayacagini, zor görevini demokrasimizin çagdas gelisimine katki yaparak sürdürüp tamamlayacagini düsünüyorum.
Dilerim sayin bakanin tanimi kapsaminda olan “Milletimiz” seçmenler çevremizdeki tek adam yönetimlerinin geldikleri son durumlari görerek, kimin milletvekili, kimin il baskani, belediye baskani, kimin bakan olup olamayacagina bakarak oy kullanirlar. Böylece genç demokrasimiz her geçen gün daha da güçlenerek ülkemiz çagdas dünyanin gelisen örnek bir üyesi olarak yoluna devam eder.
                                                                                                                                                                                    [email protected]
YORUM EKLE

banner284