SOMA MADEN FACIASI

1961 yilinda Izmir Ayrancilar’da gezgin Halk Egitim Hocasi olan demircinin tas kömürünü nasil yaktigini ve demirleri nasil erittigini orada gördüm. Sonraki yillar kömürle hiç ama hiçbir isim olmadi. Ne zaman kaloriferli bir eve tasindik o vakit evdeki radyatörlerin içindeki suyun linyit kömürünün yanmasi ile saglandigini gördük ve yasadik.
Biz Ermenek’ten ayrildiktan sonra Ermenek’te de kömür madenleri isletilmeye baslanmis. Hem de nitelikli linyit kömürü olarak tüketilen çevrelerde “Ermenek Linyit Kömürü “ aranir olmus.
Benim esas kömürle ilgim 1987 yilinda Sosyal Bilgiler kitabini yazarken oldu. Ögrencilere enerji kaynaklarini ve çesitlerini verirken ileri düzeyde bir enerji kaynaklari uzmani olarak kendimi görmeye basladim.
Türkiye genelinde birçok elektrik üreten termik ve HES santralleri arasindaki baglanti saglandiktan sonra ( interkoneksiyon/ enterkonnekte ) HES’leri, termik santrallleri, jeotermal enerji kaynaklarini, yapilma asamasinda olan nükleer santralleri incelemeye basladim. 1970’li yillarda rüzgâr enerjisi, günes enerjisi, dogalgazin adi dahi telaffuz edilmiyordu. Termik santrallerin ne oldugunu o zaman ögrendim. Bazilari linyit kömürü ile bazilari da sivi akaryakit ile çalisip elektrik üretiyordu. Bizim Istanbul için en önemlisi Ambarli’daki elektrik üreten santraldi. O sivi akaryakit ( fueloil )ile çalisiyordu. Simdilerde fueloil tükenince aninda dogalgaz devreye girip elektrik üretimine devam edebiliyor. Zonguldak Çatalagzi taskömürü tozlarini degerlendirerek elektrik üretiyordu. Sivas Kangal, Afsin- Elbistan; Mugla’da Yatagan, Kemer, Yeniköy; Kütahya Tavsanli, Tunçbilek, Manisa Soma Termik Santralleri ülkemizin elektrik üreten önemli santralleri idi. Bilmeyenler için yazalim: Kömürle çalisan termik santraller elektrik üretimi esnasinda düsük kalorili kömür yakilarak elektrik üretimi saglaniyor. HES’leri ve Dogalgaz Çevirim Santrallerini bir tarafa birakip Termik Santraller üzerinde durursak sunlari yazabiliriz.
Termik Santraller Türkiye’nin elektrik ihtiyacinin yaklasik %25’ini sagliyor. Geçmiste % 33’lere kadar çikti. Ülkemiz enerjiye aç bir ülke, enerji kaynaklarinin yetersiz olusu nedeni ile ciddi bir elektrik açigimiz var. Su cari açik dedikleri açigi enerji ihtiyacimizi saglamak için veriyoruz. Yaptigimiz her ihracattan aldigimiz dövizi dogalgaza ve petrole yatiriyoruz. Varligimiz, refahimiz, tüketecegimiz enerjinin azligi ve çoklugu ile orantilidir. Ne kadar çok elektrik tüketirsek, üretim de, refah da o ölçüde artar. Önemli olan enerji üretimini yaparken insan zayiatinin olmamasidir. Ermenek Baraji, o devasa baraj yapilirken açilista konusan Santiye Müdürü Ümit Arslan Kobal insaat bitinceye kadar hiç insan kaybi vermedik demisti. Keske bütün tesisler insan kaybi vermeden çalissa!..
Iki yil önce Sariveliler’de elektrik iletim hatlari kardan firtinadan yikildi, elektrikler kesildi, okullar tatil edildi. Bir an söyle bir düsününüz, disarisi eksi 10-15 derce, her taraf don tutmus, elektrik kesilmis, kalorifer yanmiyor, elektrik sobasi is görmüyor. Gece karanlik, don ve buz gibi bir hava. Evde TV yok, insan insani göremiyor, soguktan yorganin içinde büzüsmüs duruyoruz. Nasil zor bir yasam ise yerin altinda maden ocaklarinda hayatlari pahasina bizi isitmak için çalisan insanlarin çalisma ortamlari da o denli zor katlanmasi zor bir hayattir.
Günümüzde özellikle büyük kentlerde her sey elektrikle çalisiyor, elektriksiz hiçbir is yapamayiz. Hayat durma hatta geriye gitme noktasina gelir.
Bir de yaz mevsimini düsünelim: Elektrikler kesilince aydinlatmanin yaninda evimizdeki buzdolabi, klima, çamasir makinesi, su devir daim motorlari vb. hiçbiri çalisamaz is göremez hâle gelir. Zaten enerjinin tanimi is yapabilme yetenegidir.
Türkiye enerji tüketimi nedeniyle disa bagimli bir ülke konumundadir. Su kaynaklari üzerine kurulan Hidro Elektrik Santralleri ( HES’ler ), Nükleer Santrallere ve Termik Santrallere azami derecede önem vermeye çalisiyor. Disa bagimliliktan yani Dogalgaz Çevirim Santrallerinin üretmis oldugu elektrigin oranini düsürmek gayreti içinde. Iste Soma’daki maden ocaginda can veren ve yaralanan isçi kardeslerimiz bu gayretin bedelini canlariyla ödeyen ( 301 kisi ) insanlarimizdir.
Bir ekmek parasi ugruna madende çalisan, can veren ve ülkemizin en agir yükünü tasiyan ve bilerek ölüme giden bu insanlarimizi saygiyla anarken, ölenlere Allah’tan rahmet dilerim. Tüm halkimiza geçmis olsun derken alinacak önlemlerle bu tür kazalarin olmamasina itina gösterilmesini dilerken yerin altinda güç sartlarda çalisarak ülke ekonomisine arti deger yaratma pahasina canlarini bilerek/ölüme gitmeye hazir madenlerde çalisan insanlarimizi hiç ama hiç unutmayalim. Empati kurarak onlari yasayalim. Onlar bizim refahimiz için en güç isleri yapmak zorunda olan insanlarimizdir. 
YORUM EKLE

banner284