1980 yılından itibaren kadınlarımızın başlarını örtmelerinde, geleneksel örtünmenin yerine, başlangıçta masumane bir şekilde çağdaş örtünme olarak nitelenen ve “TÜRBAN” adını alan başka bir örtünme şekli ortaya çıktı.
Zamanla laik cumhuriyete karşı olan kesimler tarafından, cumhuriyetin bütün nimetlerinden yararlanılarak, din merkezli siyaset uygulaması yönüne gidilmiştir.
Bunun için öncelikle yaygın ve kalıcı göze hitap edecek bir propaganda aracına ihtiyaç duyulmuştur. Propaganda aracı içinde en uygun olan türban seçilmiştir.
“Kadının saçlarını ve başını örtmesi dinin gereğidir” yaklaşımıyla türbana dinsel bir hürriyet kazandırılarak, bu kesimlerce siyasal ve dinsel bir simge üretilmiştir.
Türban takılması, başörtüsünün kullanılması, İslam dininin bir gereği olup olmadığı konusunda bir netlik yoktur. Durum böyle iken laik cumhuriyet karşıtı kesimler görüşleri, düşünceleri ve ufukları yeterli olmadığı için takviye güçlere ihtiyaç duymuşlar ve ihtiyaç duyulan güç, gündemde tutulan ve bir çıkar aracı durumuna getirilen türban takmakla elde edilmiş oldu.
Zamanla türban, sadece başı değil, o başın içindeki düşünceleri de bağlayan bir simge durumuna getirildi.
İnanarak ve masumane bir şekilde türban kullanan kadınlarımız, kullanacakları türbanın bir siyasi mücadele, bir siyasi rant ve bir ticari rant aracı yapılmasına karşı çıkmalıdırlar.
Zira türban, sadece başı değil sanki bütün olumsuzlukları kapatmak için kullanılan bir nesne durumuna getirilmeye ve kutsallaştırılmaya çalışılmaktadır.
Oysa maddenin kutsallaştırılması İslamiyet de yoktur. Bireysel özgürlük ve inanç özgürlüğü olarak, üniversiteler ve kamusal alanda da türban takmak için, özellikle Cuma namazlarından çıkışlarda “şeriat isteriz” “türbana özgürlük” çığlıklarının desteğinde eylemler yapıldı.
Günümüzde, anaokuluna giden beş yaşındaki kız çocuğundan, ilk, orta, lise ve yüksekokullardaki bütün kız öğrencilerin ve kamu kurumlarında çalışan bütün kadınların başlarına türban sarmaları gerçekleşti; anlayacağımız, “türban özgürleşti.”
Türban özgürleşti! Ancak görüş, düşünüş, fikir, medya, bilim, adalet özgürleşti mi, ekonomideki gelir dağılımı adaletli olarak dağıtıldı mı?
Türban, bazı kesimlerin dediği gibi sadece bir siyasal simge değildir. Türban, aslında laik cumhuriyetten rövanş alma simgesidir.
Kemal UYSALER
12.12.2018-İZMİR