ZOR İNSANLAR

Yıllar önce Davut arkadaşla havadan sudan konuşurken, şehrin ittifakla birleştiği ismi lazım değil bir efendi söz konusu olunca: Onun için nasıl tarif edersin diye sordum, hiç tereddüt etmedi: Milli Muhalif dedi. Cevap kendisini kesmemiş olacak ki; sadece milli muhalif değil, ayrıca milli münafık demez mi.
Böyle insanlar var mı? Olmaz olur mu?
Geçimsiz, huysuz, huzursuz, aksi, ters, sinirli, fevri, kavgacı, itirazcı, burnundan soluyan, barut gibi parlayıp, top gibi patlayan, dumanı üzerinde tüten, gölgesiyle bile kavga eden, yemeyip-içmeyip, uyumadan sabahlara kadar dövecek adam arayanlar toplum içinde yok değillerdir.
Kimi insan konuşurken insanı yorar. Berber İbrahim’in dediği gibi: Alahan Rampası (Karaman-Mut arası) gibi yorar. Yani: Ulan, üzerimden kamyon mu geçti, beni kaç adam birden dövdü diye düşündürür mübarek. 
Kimi insan var: Lugatında evet, olur tabi yoktur. Her şeye herkese muhaliftir. Bilir-bilmez her mevzuya itiraz eder. Bir hı dese, neden olmasın dese insana dişini kırdırır, kurban kesme sözü verdirir.
Televizyonda izledim. Kültürlü insanların yaşadığı şehir olduğu söylenen koca Ankara’da bir beyefendi apartman komşusu hanımefendiye: Günaydın… demiş. Vay sen misin günaydın diyen: Sen bana nasıl günaydın dersin diye apartmanı yıkmış, sokağı çınlatmış. Demek ki insanlığın bir lüzumu yok.
Anadan doğma, orijinalden sert insanlar vardır. Yumuşak yumuşak konuşmak diye bir şey varken; kırarak dökerek, vurarak kırarak, söverek sayarak, inciterek üzerek kavga eder gibi konuşan insan yok mu sanıyorsunuz.
Bir dudağı yeri bir dudağı göğü süpüren, kaşının altından bakan, bakışı ile delip geçen, sevmek-saymak varken önündekine tokat, arkasındakine tekme atan insan var. 
Öfkesini, sinirini, küfrünü arabasının kornası-klaksonu ile gönderen, öfkesi burnunda, ağzını kirletmeyip teknolojiyi tercih eden insan var.
Güzel güzel yarışmak, rekabet etmek varken; spor üzerinden gerginlik üreten, kendisine dayanacak bir duvar, aidiyet duyacak adres arayan, kendisini başka türlü ifade edemeyen, yaptığı ile görülmeyi-fark edilmeyi, aferin denilmeyi bekleyen insan hiç de az değil.
Kimlik üzerinden, inanç üzerinden, siyaset üzerinden başkalarına yüklenen, iftira eden, hakaret eden, iteleyip-kakalayıp ötekileştiren, dış düşman, tehdit yetmezmiş gibi kendi içinden kin nefret köpürten insan-insanlar-topluluklar yok mu. O kadar çok ki; hem de istemediğin kadar, ganimet gibi, zibil (sebil) gibi.
Kimseye söz hakkı, hayat hakkı tanımıyorlar. Ne günlere kaldık Rab. Sanki dünyayı bunlar yarattı. Hey yarabbi..!
Zaten dünya hala dönmeye devam ediyorsa; kibar, zarif, latif, naif, uyumlu, kalender, kâmil, kemal, çelebi meşrepli, eren görüşlü, evliya duruşlu insanların hatırına dönüyor.

 

YORUM EKLE

banner284