ÇERÇEVELİ SİYASET VE MİLLİ MUTABAKAT

1946 yılında, ülkemizde çok partili demokrasiye geçildi.

1950 yılında, DP tek başına iktidara geldi.

DP, süreç içerisinde “Vatan Cephesi” adı altında bir çerçeveye kendisini çekerek, adeta Türk siyasal yaşamında bir çerçeveli siyaset de başlatmış oldu.

Her akşam, radyodan saatlerce Vatan Cephesi’ne katılanların isimleri sayıldı.

Cephe, bir savunma ya da bir saldırı için oluşturulur.

Tek başına iktidarda olan DP, Vatan Cephesi oluşturarak, kimlere karşı kendisini savunmaya aldı; kimlere karşı saldırıya geçiyordu?

Sonuç: 1960 Askeri Darbesi…

Demokrasi, ilk kırılmasını yaşadı ve askıya alındı.

Başbakan Adnan Menderes ve iki bakan yargılanarak idam edildiler…

1970 yıllarının ortalarında, bu kez AP, yanına aldığı küçük partilerle; bağımsızlığı, emeği, eşitliği ve özgürlüğü savunan kesimlere karşı, para ve sermayeyi savunan bir “MC” (Milliyetçi Cephe) kurdu.

Kesimler arasında önce ideolojik tartışma ve çatışma başladı; bunu silahlı çatışmalar sürdürdü ve 5 binden fazla gencimiz yaşamından oldu.

Sonuç: 12 Eylül Askeri Darbesi…

Baskı, zulüm, idam sehpaları, kan ve gözyaşı…

Günümüzde, AKP ve MHP birlikteliği ile bir “Milli Mutabakat” vücuda getirildi…

Bir zamanlar, tüm milliyetçilikleri ayakları altına aldığını söyleyen Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı ile Türk Milliyetçiliğini siyasal alana taşıdığı iddiasında bulunan MHP’nin Genel Başkanı bir Milli Mutabakatta nasıl buluştular anlayamadım. Bu bir çelişki değil mi?

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı’nın iki eliyle gösterdiği Müslüman Kardeşlerin bir işareti olan 4 parmak Rabia selamı vermesi, acaba bu mutabakatın Milli değil de Dini bir mutabakat mı olduğu düşüncesini bende doğuruyor.

Toplumumuza büyük acılar ve kayıplar verdiren bu tür uygulamalar, demokrasinin zafiyeti midir; yoksa yöneticilerin zafiyeti midir?

Siyasette ortaya konulan ve toplumu ayrıştıran bu tür uygulamalar, yanlıştır…

Doğru olan: ülkede Milli Birlik ve Beraberliğin sağlanmasıdır. Sadece iki parti arasında yapılmak istenilen Milli Mutabakat değildir.

Böylece dışta güçlü olmanın ön koşulu olan içte güçlü olma gerçekleştirilmiş olur.

Unutmayalım, etrafımız dünde bir ateş çemberi idi, günümüzde de ateş çemberi durumunda, yarın da ateş çemberi durumunda olmayacağının garantisi var mıdır?

İçte ve dışta sıkıntılar yaşamamak için Araplar arasındaki siyasal ilişkilerin dışında kalmalıyız, diyorum…

YORUM EKLE

banner284