CHP’DE YİNE KOLTUK KAVGASI BAŞLADI

Öyle günler yaşıyoruz ki; borçlar dört yüz milyar doları aşmış, cari açık, dolar, Avro, enflasyon, faizler ve işsizlik almış başını gidiyor, kısaca, ekonomi dibe vurmuş…

Toplumsal dayanışma yok… Birlik beraberlik yok… Düşünce ve fikir özgürlüğü yok… Adalet yok… Eşitlik yok… Fırsat eşitliği yok… İnsan hakları yok… Hukukun üstünlüğü yok… Bunlar yok olurken hiçbir yerden de bir ses yok… Üstüne üstlük! Demokrasi yok edilmiş cumhuriyetin içi boşaltılmış bir durumda.

Anayasanın verdiği yetkiyi kullanan bir kişi, çıkardığı kararnamelerle; ülkeyi, devleti ve toplumu dizayn etmeye çalıştığı aşamada; CHP’de yine koltuk kavgası başlatıldı.

Parti içi küskünlerinden oluşan üç kişilik küskünler sözcüleri, zaferler kazanmış bir komutan edasıyla, getirdikleri klasörleri, medya çalışanlarının önüne koydular ve bunların seçimli genel kurul yapılmasını isteyen 521 delege ve genel kurulda seçme hakkı bulunanların imzasını taşıyan klasörler olduğunu, söylediler.

Şu aşamada, olumsuzluklar olarak görülen durumlarla mücadele etme yerine, CHP’yi kendi içine çekerek, parçalanmalar yaratmak kimlere yarar sağlayacaktır, acaba?

CHP’ye oy veren seçmenler, CHP iktidar olsun diye mi, yoksa sürekli olarak kurultay yapılsın diye mi oy veriyor? Herhalde bazı CHP’liler, seçmenleri çantada keklik olarak görüyorlar!

CHP’ye oy veren seçmenlerin beklentisi: istikrar ve güvendir. Seçmenler, zamanını koltuk kavgalarıyla geçiren bir partide istikrar göremeyince de, güven duymaz.

Değişim sloganlarıyla kurultay çağrıları yapmanın altında yatan, genel başkan değişikliğidir, yani Muharrem İnce’nin genel başkan yapılmak istenilmesidir.

Muharrem İnce iki kez genel başkanlık yarışına girmiş ikisini de kaybetmiştir. Ayrıca Muharrem İnce cumhurbaşkanlığı seçimine de girmiş ve kaybetmiştir. Acaba Muharrem İnce genel başkan olunca CHP iktidara gelecek ve kendisi cumhurbaşkanı mı olacaktır?

Muharrem İnce, kendisini ve “Millet İttifakını” cumhurbaşkanı seçimi akşamı bitirdi. Zira yapması gereken, %30’luk oy oranını koruması gerekirken, parti örgütlerine genel kurul çağrısını yaptı. Sandı ki; alanları dolduranların ve oy verenlerin hepsi kendisini beğendiği içindi. Oysa seçimlerin özelliği gereği, Muharrem İnce’ye CHP dışında; HDP, MHP ve İYİ Patiden de oy geldi.

Meydanlardaki kalabalıklara gelince: Cumhuriyet Mitinglerinde, Gezi Olaylarında ve Adalet Yürüyüşü ile sonrasında yapılan Adalet Mitingin’ de de meydanlar doluydu. Bu meydanlarda toplananlar, Muharrem İnce’ye oy vermek için mi toplandılar?

Muharrem İnce’nin aldığı %30’luk oy oranına gelince: Kemal Kılıçtaroğlu, 16 Nisan referandumunda yaptığı çalışmalarla “Hayır” cephesinin %49 oranında oy almasını sağlamıştır.

Bir de hatırlatma yapmak istiyorum. Siyaset, vaat etme ve düşman yaratma sanatıdır. Muharrem İnce çalışmalarında kuantum vaat etti. Kuantumun alıcısı var mı? Devam ediyorum: Mars’tan maden getirip işletilmesini vaat etti, bunun da alıcısı var mıdır? Diğer vaatlerini de sizler düşünün.

Seçmenler, Muharrem İnce’ye kuantumu öğreteceği ve Mars’tan işlenmek üzere madenler getireceği için mi oy verdiler, dersiniz?

Muharrem İnce, sürekli olarak, içine sürüklen ildiğimiz toplumu köleleştirmeye götüren buyurgan ve baskıcı düzene karşı gelme yerine, rakibiyle didişme politikasını uygulamaya çalıştı; zaman zaman da rakibinin politikalarını, bilerek veya bilmeyerek, onayladı.

Son olarak CHP’lilere şunu anımsatayım: 1946 yılından bu yana yapılan genel seçimlerde, laiklik hassasiyeti olanlar, iktidar olamamışlardır.

Genel Başkan kim olursa olsun; ülkemizdeki sosyolojik durum, yakın zamanda CHP’nin iktidar olmasını olanaklı kılmıyor. Bu nedenle; CHP, eğer iktidar olmak istiyorsa, parti içi anlamsız çekişmelerine artık bir son vererek, genel merkeziyle, il ve ilçe örgütleriyle gece demeden, gündüz demeden çalışmalıdır, diyorum.

YORUM EKLE

banner284