Konuyla ilgili olarak Halk Sagligi Müdürü Ali Riza Altunsoy yaptigi açiklamada, “Bugün Türkiye’de, 50 bini askin hasta, haftada üç kez hemodiyalize girmek için bir hastaneye veya diyaliz merkezine gitmektedir. Diyalizde geçen dört saate hazirlik, yol gibi ilave zaman kayiplari ve çogu hastada diyaliz tedavisi sonrasinda uzunca bir süre devam eden bitkinlik, yorgunluk da eklendiginde neredeyse tüm gün kaybolmaktadir. Bazi hastalar bunu “haftanin dört güne inmesi” olarak tanimlamaktadir. Tüm hastalar hastanenin veya diyaliz merkezinin belirledigi plan çerçevesinde zamaninda orada olmak ve sonraki hasta için yerini bosaltmakla yükümlüdür. Bu da kisilerin gerek sosyal ve is yasamindan, gerekse daha fazla diyalizin kazandiracagi avantajlardan vazgeçmek durumunda birakmaktadir. Ev hemodiyalizi sayesinde elde edilen konfor, özgürlük disinda, asil önemli kazanç hastalarin daha uzun sürelerle diyaliz olabilmesine olanak tanimasidir (en çok tercih edilen sekil haftada üç gün, sekiz saat diyalizdir). Haftada üç gün dört saat yerine, sekiz saat diyaliz olmasi durumunda kanda biriken zararli maddelerin temizlenmesi artmakta, buna bagli olarak da hasta yasam süresi ve kalitesi artmaktadir. Diyaliz süresi dört saatten sekiz saate çiktiginda diyaliz sonrasi halsizlik olmamakta, diyalizde tansiyon düsmesi ve kramp görülmemektedir. Istah artmakta, kanda protein-albümin düzey yükselmekte, gerçek kiloda artis ortaya çikmaktadir. Dünyada uzun yillardan beri uygulana gelen ev hemodiyalizi yöntemi, standart diyalizin zorluk ve eksikliklerini giderebilmek üzere ülkemizde de 2010 yili sonlarinda baslatilmistir. Böbrek Yetmezligi sebebiyle diyaliz tedavisi gören Ayse Erkarakoç artik herhangi bir kuruma gitmeye gerek kalmadan evinde diyaliz islemini gerçeklestirilecek” dedi.