Köy Enstitüleri uygulamasi…
Ders Geçme ve Kredi uygulamasi…
Toplam Kalite uygulamasi…
Ögrenci Merkezli uygulama derken;
Imam hatip merkezli bir uygulamaya baslayacagiz!
Yani günümüzde egitim, imam hatipler ekseninde yeniden sekillendirilmis oluyor.
Bu sistemde; öne çikan ne, ögrenci nerede?
Bu sistemde, bes yasindaki çocuklari okullara aliyoruz, dokuz-on yaslarina geldiklerinde de; Islamiyet öncesinde Arap Yarimadasinda bulunan Nabatlilar Devleti’nin alfabesini ögretmeye baslayacagiz.
Bu gün kullanilan Arap Alfabesi, Nabatlilar alfabesinin gelistirilmis durumudur.
Ortaokul olarak adlandirilan ve bu okullarin birinci siniflarindan itibaren seçmeli ders olarak sunulan Kur’an dersi, bu alfabenin ögretilmesinden ibarettir.
Bu dersin uygulanmasi ile zamanla , dokuz, on yasindaki çocuklar arasinda: Kur’an okuyor; Kur’an okumuyor, ötekilestirilmesi baslatilacak.
Kur’an okumayi ögrenme olanagi, Diyanet Isleri Baskanligi’nin açtigi Kur’an kurslarinda kadinli, erkekli her yastaki insanlara verilmektedir.
Ayrica Halk Egitim Merkezleri tarafindan da bu egitim gerçeklestirilebilir.
Dokuz, on yaslarindaki çocuklarin Kur’an okumasini ögrenecekler ancak, hiçbir sey anlayamayacaklar.
Bu çocuklar, Kur’an’i Türkçe okuyup anlasalar daha dogru ve yararli olmaz mi?
Islamiyeti kabul eden toplumlardan Acemler ve Türkler, Araplasmadilar.
Bu uygulama, acaba Türkleri Araplastirma operasyonu mudur?
Osmanli Devleti’nde en yaygin egitim kurumu medrese idi. 1585 yilindan itibaren medreselerde; fen bilimleri, matematik, tip, astronomi, felsefe gibi bilimler, bu dünya ile ilgili denilerek terk edildi.
Sonuç: 20. yüzyilin baslarinda, Anadolu halki “Kurtulus Savasi” yapmak durumunda kaldi.
17. yüzyildan itibaren, Osmanli Devleti’nde “Besik Ulemasi” adi altinda, henüz bir yasindaki çocuklari para karsiliginda müderris yaptilar.
Müderrislik, ulema sinifinin içinde egitim alanindan bir meslek idi.
Müftü (Seyhülislam), Kazasker, Müderris ve Kadilar, ulema sinifini olusturuyorlardi. Bu siniftaki insanlar, gece ve gündüz, Nabat alfabesinden Kur’an’i okudular ve de okuttular.
Bunlar, Kur’an’i ne yeterince anladilar ne de halka anlatabildiler. Zira çikarlari bunu gerektiriyordu.
Öyle bir noktaya gelindi ki; falcilik, büyücülük, muskacilik gibi Islamiyet disi, meslek alanlari olustu.
Islamiyet’e karsi olan bu gelismelere karsi olmak, Islamiyet’e karsi olmak olarak degerlendirildi.
Kurtulus Savasi vermemiz ve Cumhuriyet yönetimine geçmemiz, bu önyargiyi yok edemedi.
Günümüzde de bu önyargilar devam ediyor.
Maalesef…
Bu önyargilar, siyasi rant olarak da deger buluyor.
