ÇAĞDAŞLIK MI PADİŞAHLIK MI? (5)

Ülkemizde, öncelikli olarak işsizlik ve adaletsizlik en yaygın, en sinsi ve en çürütücü hastalığa dönüşmek üzeredir.
Toplumun bir an önce bu yok edici hastalıktan kurtulması gerekir. Bunun için kişiler ve kimlikler üzerinden politikalar yerine yarınları kurgulayacak politikalar üretilmelidir.
İşte CHP, bir siyasal çürümüşlüğün kuyruğuna takılan değil; gündem yaratarak, kitleleri kendi etrafında toplayıp, davası olan çağdaşlığa emin adımlarla toplumla birlikte yürümelidir.
Günümüze kadar CHP’nin iktidar olmasını önleyen iç ve dış nedenler oluşmuştur.
Dış nedenlerin başında; dini siyasete alet edenlerin CHP için bir dinsiz parti olduğu biçiminde yaptıkları ve toplumun en yumuşak karnı olan “din” vurgusudur.
Bunu takiben de, II. Dünya Savaşı öncesi ve sonrasında bu savaşlar nedeniyle oluşan yoksulluklar ve fakirlikler vurgusudur.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra oluşan Soğuk Savaş döneminde ABD, komünizmi yok etme yerine kontrol altına alma politikasını izlemiş ve Sovyetlerin Güneye inmesini önleme amacıyla Sovyetlerin Güneyinde Türkiye’nin de içinde bulunduğu devletleri içine alan bir Yeşil Kuşak oluşturmuştur.
ABD, Yeşil Kuşak oluşturulan ülkelerde sürekli olarak anti-komünizm propagandası yapmış ve bunun içinde komünizmi din düşmanı olarak gösterip, din duygularını istismar etmiş ve böylece de toplumda yıllarca sürecek bir önyargıyı oluşturmuştur.
1960 ve 1980 askeri darbeleri, bir taraftan demokrasimizde kırılma noktalarını oluştururken bir taraftan da CHP’nin iktidar olmasını önlemişlerdir.
Zira:
1957 genel seçimlerinde AP, %47.87 oy almış ancak oyunda, bir önceki seçimlerdeki oyundan % 9.8 azalma olmuştur. Aynı seçimde CHP, % 41.09 oy almış, oyunda bir önceki seçimlerdeki oyundan %6.3 artış sağlamıştır.
1977 genel seçimlerinde CHP, % 41.38 oranında oy almış ve 213 milletvekili çıkarmıştır, AP ise %36.89 oy almış ve 189 milletvekili çıkarmıştır.
Görüleceği gibi bir sonraki genel seçimlerde açık olarak CHP iktidar olmaya çok güçlü bir adaydır.
Ayrıca 1965 yılında CHP kendisini “Ortanın Solu” ilkesini benimseyerek, değiştirmesi karşısında, bunu bir komünist hareket olarak topluma aktarılmasıdır, yani CHP’nin bir komünist parti olarak gösterilmesidir.
Bunlara bağlı olarak bir de 1974 yılında yapılan Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında uygulanan ambargolar nedeniyle petrol ve bazı gıda maddelerinde görülen yokluklar da CHP’yi sarsan etkenler arasındadır.
CHP, birkaçını belirtmeye çalıştığım dış dirençlerin yanı sıra içten de dirençlerle karşılaşmıştır.
CHP’de kendi ayaklarına kurşun sıkarak, bir taraflara savrulan partililer olmuştur; CHP’de içe dönük bir yapılanmayla zaman zaman neredeyse toplumdan soyutlanma aşaması da yaşanıldığı görülmüştür, bu nedenle de özellikle işçi ve yoksul kesimlerle yapmaları gereken dayanışmaları yapamamışlardır.
Bütün bu iç ve dış dirençlere karşın, CHP bu dirençleri kırarak, yoluna devam edecektir.
Bu yol, bilim yoludur.
Bu yol, çağdaşlık yoludur.
Çağdaşlığın önünde hiçbir engel, hiçbir güç duramaz. CHP’ye karşı olan takıntı durumuna gelen statükocu dinci yobaz zihniyet, suya atılan bir avuç toprak gibi dağılıp gidecektir.
Türkiye Cumhuriyetini şeyhler, dervişler, müritler memleketi yapmak için çalışan zihniyetler, bunu başaramayacaklar ve CHP bütün engellemelere karşın iktidara gelecektir.
CHP, iktidara gelecek ve Türkiye, çağdaşlığa doğru hiç durmadan koşar adımlarla ulaşacaktır.
Çünkü CHP, davası bağımsızlık ve çağdaşlık olan bir siyasal dava partidir; rant partisi değildir.
Çünkü CHP, bir dava partisidir; davası, çağdaşlaşma davasıdır, davası çağdaşlık davasıdır, padişahlık davası değil.
Çünkü CHP, toplumu düşünen bir partidir, tek kişiyi düşünen parti değil.
SÜRECEK
YORUM EKLE

banner284