ÇOCUKLARIN DÜNYASI

Yetişkinler tarafından sürekli olarak çocuklara cinsel, fiziksel ve psikolojik şiddet yapılarak, çocukların dünyası hayatın her alanında karartılıyor inancındayım.
Öyle ki; çocuklarımızı daha ilkokul birinci sınıfından itibaren Anadolu liseleri giriş sınavlarına hazırlamak için oradan oraya koşturup ve birkaç seçenek içerisinde boğuyoruz; aynı durumu, üniversite giriş sınavları için de yaparak, nesillerimizi birer birer yok ediyoruz. Bu yetmiyormuş bibi bir de “dindar nesiller yetiştirme” gibi ayakları yere basmayan uygulamalar yapacağız diye kendimizi avutuyoruz.
Henüz güneşin bile doğmadığı Batı illerimizdeki çocuklarımız karınları aç olarak okullara geliyorlar; Doğu bölgelerindeki çocuklarımız da akşamın kör bir vaktinde okullarından ayrılıyorlar.
Yeterli öğretmen yok, araç-gereç yok. Bir de “Taşımalı Eğitim” çıkardık, çocuklarımız sabah erkenden uykulu olarak yollara düşüyorlar. Hadi bunlara katlanılıyor diyelim; eğitimde fırsat eşitliğini rafa kaldırdık, adeta! Kentlerdeki varsıl aile çocukları eğitim alanında her türlü olanağa sahipler, kırsal kesimlerde ki çocuklarımız, ne oldukları belli olmayan, yasalara aykırı olarak ve denetimden uzak vakıf ve derneklerin oluşturdukları yurt ve evlerde kalmaya zorunlu oluyorlar.
Bu vakıf ve dernekler, devletin yapması gerekenleri yapmaya soyunmuş durumdadırlar, yani devletten rol çalmış durumdadırlar!
Çocuklarımız cemaatlerin, vakıfların, tarikatların, derneklerin ellerine bırakılarak, yarınlara hazırlanamazlar.
Devlet, yurt açma yerine maalesef yokluklar içinde verdiğimiz vergilerimizle saray yapmakta, uçak almakta, makam arabalarını çoğaltmakta; bunlar yetmiyormuş gibi bir de kanal açma fantezisini gerçekleştirme projelerini üretmekte!
Çocuklarımız, yıllardır kutladıkları bayramları 23 Nisan’ı bile yasaklandığı için bu bayramı da yaşayamayacaklar. Oysa çocuklarımızın en çok gereksinim duydukları, sevgi ve oyundur.
Taş yığını durumuna çevirdiğimiz kentlerde, yüzlerce daireden oluşan rezidanslar ortasında çocuklarımıza avuç içi kadar bir oyun alanı ayırıyoruz.
Artık ne öykü yazılıyor ne de roman.
Çünkü ne insan kaldı ne de çocuk!
Siyasi emeller uğruna, yetişkinler olsun çocuklar olsun, adeta kullanılır duruma getirildiler.
“Ahlaksızlık, ahlaklı olma değeri durumuna getiriliyor,” diye yapılan şikâyetler, ayyuka çıkmaya başlıyor…
Bütün bunlardan sonra geldiğimiz nokta:
Ülkemizde bir yıl içinde çocuk istismarı nedeniyle 20 bin dava açılmış.
11.095 çocuk istismara uğramış
Bu çocukların 2052 tanesi 11 yaşından küçük
Ülkemiz çocuk istismarında dünyada 3. sırada
Bir de değişik nedenlerden dolayı adli makamlara bildirilmeyenler var ki bu oranların kim bilir kaç katı?
Yazımı bitirirken anne ve babalara seslenmek istiyorum; kimler tarafından kurulursa kurulsun yasal olmayan ve denetimleri yapılmayan kurumlara çocuklarınızı teslim etmeyin!
Teslim etmeyelim ki; çocuklarımızdan emanet aldığımız dünyaları ve yarınları karartılmasın…
YORUM EKLE

banner284