KARAMAN DENİLİNCE

Karaman denilince;
Karaman’da yasa dışı açılan ve yasa dışı olarak faaliyet gösteren Ensar Vakfı ve KAİMDER’in yurt ve evlerinde görülen edep ve ahlak dışı onlarca çocuğa yapılan tecavüzle anılacak bir yerleşim yeri akıllara gelmez…
Bu çirkin olay karşısında tecavüze uğrayan ve Karaman’a sahip çıkma yerine Ensar vakfına sahip çıkanlar;
Ve “vakıflar insanlar içindir” anlayışı yerine, “insanlar vakıflar içindir” anlayışı; hiç mi hiç akıllara gelmez…
Karaman denilince;
Anadolu’nun ortasında buram buram tarih ve kültür kokan, Doğu-Batı ve Kuzey-Güney yolların üzerinde bulunan güzel bir yerleşim alanı ve tarihin içinden süzülüp gelen bir kent;
Ortaçağ’ın Anadolu’da kurulan güçlü bir devletin merkezi; Türkçeyi resmi dil olarak ilan eden, Moğol mezalimine ve işgali karşısında direnen ve Konya’yı Moğol işgalinden kurtaran;
Tarihsel ve kültürel zenginlikleriyle doğa güzelliklerinin iç içe geçmiş olan ve 250 yıldan fazla bir süreç içinde tarih ve kültür üreten;
Kent devleti, beylik değil; tarihteki ilk ulus devlet olan, Doğu Akdeniz’i ve Doğu Avrupa’yı kültürüyle aydınlatan, Şehzadeler Sancağı olan bir yer akıllara gelir…
Karaman denilince;
Karamanoğulları, Anadolu Türkmen Beyliklerinin en mühimi, en büyüğü, en kudretlisi ve en devamlısıdır. Karaman Türkmen Beyliği, 1250 yıllarından 1487'ye kadar takriben 237 yıl sürmüştür. Karamanoğlu 24 Oğuz boyundan biri olan, Oğuzların Avşar Boyu Beylerinden Ahmet Sadettin Bey'in oğlu Nuri Sofu Bey'den gelen;
Konya, Karaman, Niğde, Aksaray, Kayseri, Ankara, Nevşehir, Mersin, Kırşehir illerinin tamamı, Antalya'nın doğu yarısı, Karamanoğullarının nüfuz ve tabiyetinde bulunmuştur. Karamanoğullan batıya doğru Antalya, Isparta, Afyon dolaylarında zaman zaman yukarıdaki sınırları da aşmışlar, akın mahiyetinde çok daha uzaklara gitmişler ve Bursa'ya da girmişlerdir. Yukarıda gösterilen topraklar 146,000 km² olup, o dönemde bu topraklar üzerinde 2 milyon insanın yaşadığı tahmin edilen;
Karaman Kalesi, İmaret, Aktekke Cami, Yunus Emre Cami, Nefise Sultan Medresesi, Nuhpaşa Camii, Hacı Beyler Camii, Aktekke (Valide Sultan Camii), Arapzade Camii, Çelebi Mescidi, Dikbasan Camii, Ebul Fetih Camii, Emir Musa Medresesi, İbrahim Bey İmareti Medresesi, Alaeddin Bey Kümbeti, Karadağ’daki Bin bir Kilise, Karaman’daki Ortodoks Kilisesi ve Çeşmeli Ermeni Kilisesi, akıllara gelir…
Karaman denilince;
Türk ve dünya tarihi ve kültürüne damgasını vurmuş olan: M. Kemal Atatürk, Yunus Emre, Şeyh Edebali, Kemal Reis, Şair Avni, Zembilli Ali Efendi, Piri Reis, Kazım Karabekir Paşa, Bekir Sıtkı Erdoğan Mevlana ve Annesi Mümine Hatun, kardeşi Alâeddin ile amcaları, İlker Başbuğ ve niceleri, akıllara gelir…
Karaman denilince;
Karamanoğulları Beyliğine başkentliği yapan bir kültür merkezi akıllara gelir…
Karaman denilince;
Göçmen kuşlarının, ibibiklerin, güvercinlerin, sığırcıkların, serçelerin, yaban ördeklerinin ve yaban kazlarının ötüşleri;
Arıların ve kelebeklerin, kiraz dallarında açan beyaz çiçeklere bir konup bir kayboldukları, dallar arasında sıçrayan serçeler;
Mor salkım çiçekleri ağaçlarının dal budak saldığı, her türlü çiçeklerin süslediği, yeşilin farklı görüntülere büründü bir yerler;
Toprağı örten yeşillikler, ağaç dallarında açan beyazlı pembeli çiçekler, yağmur sonrasında oluşan toprak kokusu, yeryüzü cenneti akıllara gelir…
Karaman denilince,
Çalışkan, yardım sever, dayanışan-paylaşan, emekleri ve alın ter ile kazanan, dürüst, samimi, onurlu ve saygın insanlar, akıllara gelir…
Bahar durdu o ellerde,
Ekinleri mor mor oldu.
Adı kaldı hep dillerde,
Sevenleri bol bol oldu.
Bülbül öter güller açar,
Günler geçer katar katar.
Sinesinde Yunus yatar,
Dervişleri kol kol oldu.
Kemal özler hep o anı,
Tutmaz oldu dört bir yanı,
Bir görseydi Karaman’ı,
Hasretliği yol yol oldu…
YORUM EKLE

banner284