Kitabın Dünyası

Okumakla yazmak birbirlerini tamamlayan, ardı sıra tümleyen insansal işlevler. Okuyan mı çok gezen mi bilir? Diye sorulur çoğu kez. Yanlışı da içinde barındırır. Okumakta gezmekte aynı işlerin ayrı görünümleridir oysa. 
 Neden okuruz? Kimileri memur olmak, devlet kapısında iş bulmayı amaçlar. Çoğunca okumaktan bu anlaşılır. Bir başka okumak daha var. Bunun isteklisi özellikle ülkemizde çok azdır. Hele hele internet, insanların üzerine kara bulut gibi çöktüğü dönemde.
 İkinci okumanın içeriğini öğrenmek, sorulara yanıt aramakta girer. Bir diğer işlevi de kendini tanımayla, kendini aramayla bağlantılıdır. Sokrates’in dediği gibi “kendini tanı” Kitaplar aracılığıyla yüzlerini görmediğimiz, seslerini bile duymadığımız insanlarla yani yazarlarla tanışırız. 
Hiç bilmediklerimizi, bilincimizin derinliklerinde gizlenmiş sorunların çözümlerini onların yardımıyla çözeriz.
 “Okuyupta fergaba mı çıkacaksın?” “Biz okudukta ne oldu?” Oku oku, yoktur sonu. “ Ne olacak bende istesem bir haftada roman yazarım” diyenlere çokça rastlarız. Geçelim bunları bir kalem. Tembel, üşengeç yüzeysel kişilerdir bunlar. Bilgisizliklerinden de hoşnutturlar üstelik. Bunlara, Halk Kitaplığının kapısından kitapları fırlatıp atanları, kitap sevmezleri de eklemeliyiz. Hatta Hatuniye’ye kilit vuranları da. Karamanoğlu Mehmet Bey kitapevinde binlerce kitap, okunmayı bekliyor. Görünen manzara içler acısı. Kitap meraklısı birkaç gençten başka geleni gideni hak getire. Kayserilioğlu kitapevi gençlerce yeğleniyor daha çok.
 Kimsenin değil, başkalarını, kendilerini bile tanımaya istekleri sıfıra sıfır elde var sıfır. Peki biz kendimizi bile tanıyamazken diğer insanları nasıl tanıyacağız? Yazarların kurdukları dünyalar bir yerde, bizim de dünyamız değil mi? Dünyanın dört bucağından tanıdıklarımız -elbette kitaplarla- bizlerin can yoldaşlarıdır. Bunu yadsımak olanaksız. Yıllarca aradığımız kimi yanıtları, onların aracılığıyla çözümlersiniz. Hatta ben bunu nasıl oldu da akıl etmedim diyebilirsiniz. Öyle zaman olur ki kitabı okuduğunuzda, bunu bir yıl önce okumalıymışım dersiniz. Çünkü bir yıl önce önünüze gelen sorunun yanıtı oradadır. Kitaplarla başka evrenlere evlere konuk olmakta bir başka tattadır. 
Bu konuyu düşünürken, okumaktan ne anladığını sorduğum arkadaşım, “ tarih okurum, zaman geçirmek için okurum” dedi. Şu zaman geçirmek için okumak sözcüğünün içi bomboştu. Takır takır ötüyordu. Zaman geçirilmek için değil, yaşamak için olmalıydı. Hayallerde kurmalıydık. Zaten hayallerde olmasa yaşamın da tadı-tuzu kalmazdı. Sınıfları öğrenmek de gerekiyordu. Böylelikle tarihi daha iyi anlayabilirdik. Tarih sınıflar savaşından başka neydi ki? 
 Babamın gizini ele vermenin utancını, yıllar geçtikten sonra, okuduğum bir romanda görünce somut olarak anlayabildim. İlk aşkın üzerinden zaman aşımının da geçmediğini de. Daha neler var neler.
Kimi kitaplar, içinde yazılanlar amansız eleştirmen olup, okuyanı, dev aynasında yakaladığında Guliver’in Cüceler Ülkesine gönderiverirdi. Böylece kitap, kişiye kendisini tanımasına olanak tanımış olurdu. 
 Kitaplar aynı zamanda, geçmişin derinliklerindeki insanları tanımamızı sağlardı. Birer, arkeolojik kazının kanıtlarıyla karşı karşıya kalırdık. 
 Rahmetli sahaf dostumdan dinlediğim iki öyküden söz edeyim:
Birincisinde bir sahafa iki hırsız girer. Dükkanda değerli kitapların da bulunmasına karşın, çekmecede ki az miktardaki parayı çalarlar ve sonra yakalanırlar. Komiser onlara “ onca değerli kitap varken, bunları neden çaldınız?” diye sorunca, hırsızların yanıtı şöyledir: “ kitap okusaydık, hiç hırsız olur muyduk” 
İkinci öykü de düşündürücü ve umutsuz bir “vakaydı”.
 Varsıl bir adamın, değerli bir kitaplığı, iki de oğlu varmış. Onları okumaya yönetmek için yapmadığı kalmamış. Sonunda bir çözüm yolu bulmuş. Kitapların arasına, sayfalara dolarlar yerleştirmiş. Çocukların dolarları bulup, kitaplara yanaşacaklarını düşünmüş. Aradan yıllar geçmiş, adam ölmüş. Kitapları da sahafa satılmış. Sahaf kitapları incelerken dolarları bulmuş ve zengin olmuş. Kime niyet kime kısmet. Kitaplar böylelikle sahafa yarar sağlamışlar. 

 

YORUM EKLE

banner284