Yarin, Türkiye genelinde oldugu gibi Mersin'de de 'Anneler Günü' coskusu yasanacak. Silifke ilçesine bagli Yesilovacik ve Akdere beldelerinin sahile yakin bölgelerinde aileleri ile birlikte yasamlarini sürdüren Yörük kadinlar, her yil oldugu gibi bu yil da 'Anneler Günü'nü keçi sagma, keçi otlatma, yemek yapma, çay pisirme, bulasik ve çamasir yikamanin yani sira odun toplama gibi islerle ugrasarak geçirmeye hazirlaniyor. 43 yasindaki Hanife Yagal, 'Anneler Günü'nün kendileri için hiçbir anlam tasimadigini belirterek, zorlu yasam kosullarindan dert yandi.
Yagal, “Yasam sartlari son derece zorlasti. Geçim sikintisi ve egitim basta olmak üzere birçok sorunla mücadele ediyoruz” dedi. Hayvancilik disinda geçim kaynaklari olmadigini ve bu yüzden sürekli göçer bir hayat yasadiklarini dile getiren Yagal, “Yarin 'Anneler Günü' olmasina ragmen, biz Yörük kadinlari, kil çadirda çocuklarimizin bakiminin yani sira yemek, bulasik, çamasir, hayvanlarin bakimi ve otlatilmasi, bazlama yapimi gibi islerin hepsi bizim elimizden geçiyor. Gündelik yasamdaki zorluklarla ugrastigimiz için 'Anneler Günü'nün bizim için bir anlami yok. Yaylalara göç zamani geldi. Çocuklarimla birlikte 45 gün dag bayir yürüyerek hayvanlarimizi yaylalara çikaracagiz” diye konustu.
Sarikeçilili Yörüklerin temsilcisi olan Ibrahim Yagal da Yörük kadinlarinin 'Anneler Günü'nden hiçbir zaman haberinin olmadigini dile getirdi. Kadinlarin sorumlulugunun fazla oldugunu anlatan Yagal, “Safak vakti kalkar, gece geç saatlere kadar çalisirlar. Zor sartlarda yasam mücadelesi verirler ama hiçbir zaman bundan sikayet etmezler. Bu nedenle de anneler günü, sevgililer günü gibi özel günleri bilmezler. Ancak yerlesik düzene geçersek o zaman belki özel günlerini hatirlarlar ve kutlarlar” ifadesini kullandi.
Mayis ayinin ilk haftasinda yaylalara göç ettikleri bilgisini de veren Yagal, konusmasini da söyle sürdürdü:
“Sonbaharda Akdeniz sahillerine iniyoruz. Yaz mevsimini Konya ile Karaman yaylalarinda, kis mevsimini Silifke, Gülnar ve Aydincik ilçelerinde geçiriyoruz. At, deve, esek ve keçilerimizle birlikte sahillerden yaylalara, yaylalardan sahillere göçerek Yörük gelenegini sürdürüyoruz. Bu sürece kadinlar önemli katki sagliyor."
