Rousseau ve Hegel’in aslında birbirlerine zıt kişilikler olduğundan bahseden Prof. Dr. Bravo, Rousseau ve Hegel hakkında karşılaştırmalarda bulunarak her iki filozofu da farklı özellikleri ile değerlendirdi.
Prof. Dr. Bravo, Rousseau ile ilgili olarak yaptığı açıklama da “Rousseau, toplumsallık kavramını incelerken birey özgürlüğü ve birey iradesini ön planda tutmuştur. Rousseau’ya göre toplumsallık şehir yaşamında güçlenmiş ve insanların kitleler halinde yaşamaları onları doğallıktan uzaklaştırmıştır. Rousseau’nun görüşüne göre dışarıdan gelecek tepkiler insanların yaşamında belirleyici olmuştur ve insanlar kendi isteklerine göre değil çevrenin istediği şekilde yaşamaya başlamıştır. Hegel için toplumsallık ve özgürlük tek seçenektir. İnsan, yaşamını ve eylemlerini planlarken ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde planlar. Hegel, insanın ihtiyacının sınırsız olduğunu ve ihtiyacı sınırlı olanın hayvanlar olduğunu söyler. Bu bakımdan Rousseau’ya karşı çıkar. İnsan denilen varlığın tarihine baktığımız zaman insan ihtiyacının çeşitliliği söz konusudur ve bu doğal bir durumdur. Hayvanlar gereksinimlerini doğadan karşılar ama insan doğanın verdiklerini dönüştürerek ihtiyacını karşılar. İnsan ve hayvan arasındaki en temel fark budur. Hegel’e göre toplumsallık kaçınılmaz bir olgudur. İşbölümü toplumun ana omurgasıdır ve bu ağ içinde gereksinimlere karşılık gelen insanlara toplumsal roller atfedilir. Hegel, toplumu canlıya benzetir ve toplumun da canlılar gibi organlardan oluştuğunu belirtir” dedi. Konferans, öğrencilerin sorularının cevaplanması ve plaket takdimi ile sona erdi.